Skip to content

L’express: Erdoğan ve MİT’in suikast ve adam kaçırma işleri sürüyor

Fransa’nın en büyük gazetelerinden L’express Tayyip Erdoğan ve MİT’in Avrupa’daki suikast ve adam kaçırma gibi illegal faaliyetlerine ilişkin çarpıcı bir yazı dizisi yayınladı. L’express, tecrübeli gazeteci Laure Marchand imzasıyla ‘Erdoğan’ın komandolarının izinde’ başlığıyla yayınladığı yazı dizisinde Fransa, Almanya, Belçika, Danimarka gibi Avrupa ülkelerinde MİT’in suikast planlarını, Türk diplomatlarla birlikte işlenen suçlarının izini sürdü. Yazı dizisinde  Gülen hareketi mensupları ve Kürt lobisinden isimlerle görüşen gazeteci Marchand, ‘Kürtler, Gülen taraftarları ve Erdoğan’ın muhalifleri için Paris artık güvenli bir şehir değil. Fransız başkentinde, Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalifleri MİT’in korkunç ajanlarıyla karşılaşmaktan sürekli korkuyorlar. Bu konuda tanıklıklar bol. Ankara rejiminin muhalifleri Türkiye’den ayrılsalar da güvende değiller’ diye yazdı.

Yazı dizisinde 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra tüm dünyada başta Gülen Hareketi mensuplarına yönelik olmak üzere MİT tarafından suikast ve kaçırılma gibi eylemler planlanıp icra edildiği aktarılıyor.

Gazetede Oslo görüşmelerine katılan PKK’nın önde gelen isimlerinden Remzi Kartal  ile röportaj da yer aldı. ‘Kürt liderler ölümle tehdit ediliyor’ başlığıyla ilginç bilgilere yer veren L’express,  Paris’te Sakine Cansız ve iki arkadaşına yönelik suikastın ardından  MİT’in olduğunu Fransa mahkemeleri ve istihbaratının çok net bildiğini aktararak şu noktalara dikkat çekti : “Bu cinayetlerden beri, MİT çok ciddi bir kötü itibar kazandı Fransa’da. Mossad ve Rus gizli servisleri gibi Türk istihbaratı karanlık işlere, yurt dışından ve dost ülkelerin yerlerinde de cinayetlere de karıştığının ihtimalini konuşuluyor.  2018 ilk baharında, karşımda oturmuş ‘Kürt Lider Remzi Kartal’ bana istihbaratın onu hedef aldığını anlatıyor. Belçika hükümetinden korumayı hala redettiğini ifade ediyor. Halbuki burada, Avrupanın göbeğinde, Anadolu’dan uzak, bu tehditler hiç hafife alınmamalı.”

KARTAL: MİT AVRUPA’DA SUİKAST PEŞİNDE, KÜRTLER HEDEFTE

Gazeteci Marchand, Remzi Kartal’ın ağzından şunları kaleme aldı : “Kalabalıkta gözlerim Remzi Kartalı arıyor. Daha önce tanıştığım bu eski dişhekimi, 1990’larda milletvekili seçilmişti, şimdi Belçika’da bir siyasi mülteci. 2009 yılında, Türk hükümetinin Oslo’daki görevlileriyle yapılan gizli görüşmelerde Kürt müzakerecilerinden biriydi. Hiç kimse yok henüz. Saat 1 Zamanında geldim. Bekliyorum. Sonunda, göründü. Her zamanki gibi çok nazik. Bir saniye bile onu yalnız bırakmayan kadın ise çok gergin: kaldırımda uzun süre ayakta duruyoruz. Aslında iki dakika. Kendimizi bir pizzacıda bulduk. Oturur oturmaz, menüye bakmadan Kartal hemen konuya giriyor: Erdoğan’ın Avrupadaki muhalifleri MİT’in [Milli İstihbarat Teşkilatı, Türk istihbaratının Ulusal Örgütü] kapsamındadır. Özellikle Kürtler. Topluluğumuzun Türk devletinde bilgi kanalların var. Bizlere Ankara’nin [cumhurbaşkanlığı] MİT ajanlarına cinayet işletmek için baskı yaptığını söyledi. Özellikle seçimler kapsamında, başarılı olursa, Türkiye’deki milliyetçi histerisini (hastalığını) güçlendirecektir.”

MİT’in Sakine Cansız suikastindeki yerine değinen Fransız gazetesinin yazı dizisinden Remzi Kartal’ın ağzından Ukrayna merkezli hatlardan ‘SMS ile suikast’ tehdidi aldığına, bu cinayet ve tehditlerdeki kişi ya da kişilerin Kürt diasporasıyla irtibatlı olanlarının da araştırıldığı, Belçika’da yaşayan H.A. isimli bir şahsın adının geçtiği suikast pazarlıklarında bilgilerine yer verildi.

GÜLEN CEMAATİ MENSUPLARINA YÖNELİK ORGANİZE KAÇIRMALAR

Erdoğan rejimi ve MİT’in Gülen Hareketi mensuplarına Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğu’dan sonra Avrupa içlerinde de operasyon girişimlerine geniş yer veren L’express, MİT’in Erdoğan talimatıyla 18 farklı ülkede 80 kişiye yönelik adam kaçırma hadiselerine bulaştığını ve bunu genellikle ülkelerin üst düzey yöneticileriyle kotardığını yazdı.

Gazetede “Erdoğan’ın diğer hedefi Gülen Cemaatidir. 2016 yazından beri, Ankara’da ve dünya çapında bir av söz konusu. Türk hükümetine partizanlar tarafında yapılan bu av, Malezya, Suda, Pakistan, Suudi Arabistan’a kadar uzandı. MİT cemaate üye 80 kişiyi 18 farklı ülkeden alıp Türkiye’ye götürmüştür. Henüz yargı önüne bile çıkmadan bu kişiler kelepçelenmiş şekilde uçaktan indirilip, ‘teröristler’  şeklinde savaş esirleri gibi medyaya sunuluyor. Sene başından beri, artan yoğunlukta kaçırılmalar oluyor. Geçen baharda, hükümet öğretmenleri ve bir doktoru hedef almışlardı 6 kişi Kosova tarafından Türkiye’ye  iade edildi. Gabon’da benzeri yaşandı. Cumhurbaşkanı (Erdoğan) tutuklamaları seçim argümanı olarak kullandı” denildi.

GABON’DAN ADAM KAÇIRMALARDA CUMHURBAŞKANLARI İŞİN İÇİNDE

Gabon’da yaşanan kaçırma hadisesi şöyle anlatıldı: “Uzun zaman boyunca, Türkiye’de büyüyen okullar, Afrikada yaygın vaziyette. Fakat, Erdoğan ve Gülen’in ayrı düşmesiyle çokça diplomatik baskılara maruz kalarak bazı okulları kapatmak zorunda kaldılar. Geçtiğimiz 15 Martta, Ecole International La Lumière okulunun müdürü, yardımcısı ve bir öğretmen Gabonlu polis tarafından tutuklanıyorlar ve evrak sahtekârlığı öne sürülerek Türkiye’ye iade ediliyor. Avukatlar çok acil gitmesine rağmen, onları görememiş. 23 gün boyunca Gabon da tutuklu kalmalarına rağmen hiç bir zaman göremedim’ diye ifade ediyor. Çok hızlı bir şekilde yargının bu iş üzerinde hiç bir gücü olmadığını anlıyor. Gabonda, bu işin tamamen ülkenin Cumhurbaşkanı Ali Bongo tarafından takip edildiğini ifade ediyor. Günler geçiyor ve 7 Nisan günü Deniz (projeyi destekleyen esnaflardan biri) müdürün eşinden mesaj alıyor, polis geldi. Hemen bildiğim tüm numaraları aradım diyor Deniz, fakat kimse cevap vermiyor. ‘İçeriye alınan müdür, yardımcısı ve öğretmen yetmiyormuş gibi onların eşlerini ve çocuklarını da tutukladılar. Hepsi uçağa bindirilip MİT tarafından Türkiye’ye götürüldü. İltica edenler için Birleşmiş Milletler ajansının temsilcisi engellemeye çalışsa da hiç bir şey yapamadı. Tek bir kişiyi, çifte vatandaş olanı götüremediler. Türk ve Fransız olan bu kişiye Fransa büyük elçiliği Gabon dan çıkmasını söylemiş.”

İSVİÇRE’DE İLAÇLA SUİKAST GİRİŞİMİ

Türk asıllı bir İsveçli vatandaşına yönelik suikast girişimine de yer verilen yazı dizisinde şu noktalara dikkat çekildi: “Telefon çalıyor ve dışarıdayım. Gizli numaradan biri arıyor. Araştırmam esnasında hiç bir arama normal bir arama olarak yapılmıyor hepsi gizli. Aracı olanlar veya aranan insanlar yerlerinin tespit edilmesinden çok korkuyorlar. Yurt dışında bile. Telefona cevap veriyorum. ‘Merhaba, ben sizin aradığınız kişiyim, karar verdim, konuşacağım. Haftaya görüşebilir miyiz. Sizi tekrar ararım yerini söylemek için’ dedi ve kapattı. Lyon Garına gidiyorum. İsviçre garında duruyorum. Telefonum tekrar çalıyor. Bir adam geliyor, elinde kahve renkli bir çanta. Bir otelin boş salonunda oturuyoruz. İsmine ‘Cengiz’ diyelim. Türk asıllı İsviçreli bir iş adamı. Hayatında çok başarılı olmuş. Türkiye’de Fethullah Gülen ile irtibatlı eğitim kurumlarında eğiti almış ve sonrada Zürih’e  yerleşmiş.  Hikayesi roman haline çevirilebilir. Ağustos 2016 dan sonra, bir arkadaşı haber vermek için irtibata geçiyor. Fuat (bir yakını) Cengizi kaçırmak için MİT ile görüşme yapmış. Cengiz hemen Fuat ile görüşmeye gidiyor emin olmak için. Fuat doğruluyor. Bir öğlen vakti, Zürih’te bir mezarlıkta gizli bir görüşme yaptığını itiraf ediyor. Onun söylemlerine göre, onunla görüşenler, Cengiz’in yemeğine GHB damlaları atmasını istemişler (psikotropların uyuşturucu etkisini oluşturan bir tecavüzcü esrarı denilen bir madde) uyutmak için. Fuat haber vermesi gerekiyormuş. Bu iş olduktan sonra 300 bin Euro vereceklermiş. Ayrıca rahat bir emeklilik. Fuat’ın oldukça borçları varmış.

3 MİT AJANI 2 DİPLOMATIN BULUŞMASI

Hala şüpheli şekilde, Cengiz yine de duyduklarını İsviçre’nin gizli servislerine anlatmaya gidiyor. “Zaten haberdarlarmış” diye farkediyor. Karşısındakiler onay vererek, Türkiye’den 3 MİT ajanı ile birlikte Bern’de 2 büyük elçilik diplomatı ile hareket ediyorlar diye ifade ettiler. Hacı Mehmet Gani, eski basın ateşesi (büyükelçiliğin) ve Hakan Kamil Yerge, Türk temsilciliğinin ikinci sekreteri. “Görüşmelerinin bir resmini gördüm. Tek bir görüşme olmamış, 3 kere buluşmuşlar. O anda anlıyorum ki İsviçre istihbaratı büyük bir dosyaya sahip bir işle alakalı” diyor.

Kaçırılma planından beri, 2 diplomat ülkeyi terk etti. İsviçre istihbaratı yabancı ülke tarafından kaçırılma niyetinde bulunduklarını anlayarak, işadamına karşı yapılan tehditi çok ciddiye aldı. Bu kişinin evi polis koruması altına alındı. Yakın takip amacıyla elektronik bir koruma da verildi. Cengiz bu cihazı çantasından hiç ayırmıyor. İçinde takip cihazı var. GPS bilgileri anında iletiliyor. Cengiz bir tehdit hissediyorsa hemen iki kere düğmeye basıp polisi harekete geçirebiliyor.

Geçen ay bu cihazdan ayrılabilir miyim diye sormuş istihbarata, ‘kesinlikle olmaz’ diye cevap almış. O anda da ‘acaba benim bilmediğim birşey mi biliyorsunuz’ diye sordum; cevap vermediler, diyor.”

MİT’İN İKİNCİ ADAMI PARİS BÜYÜKELÇİSİ VE İSTİHBARAT OYUNLARI

L’express gazetesinin yazı dizisinin son bölümünde Fransa ve Belçika’ya yönelik MİT ve Erdoğan taraftarlarının istihbarat hareketlerine yönelik çok detaylı bilgiler yer aldı. MİT Müsteşar Yardımcısı İsmail Hakkı Musa’nın Paris Büyükelçisi olarak atanmasıyla ilgili değerlendirmelere yer veren gazete, “ Her görüşmede, karşımdakiler hikayelerini anlatıyorlar, sonra etrafa bakıp ses tonlarını düşürüyorlar. ‘Biliyorsunuz Paris büyükelçinin kim olduğunu değil mi?’ CV sağlamdır  büyükelçinin. Paris’e tayini çıkmadan önce, Kasım 2016 da MİT’in ikinci adamıydı. Dışişleri operasyonlarıyla mükellefti. Ocak 2013’den beri o pozisyondaydı, yani PKK’lı militan bayanların öldürüldüğü zamanda. Ve bir kaç ay önce, Brüksel’de büyükelçiydi. Fransa’da hükümete karşı olanlar Türk büyükelçiliğinden kaçıyorlar. Ismail Hakkı Musa, Yurt dışı komisyonun Yönetim Kurulu tarafından dinlendi geçen nisan ayında. Jean-Paul Lecoq ona şunu söyledi: ‘Çokça insan hapise attınız özellikle entelektüel kesiminden, gazeteciler, muhalif olanlar ve istihbaratınız Avrupa’ya kadar onları takip ediyor, Kürt asıllı dostlarımız bile öldürüldü.” Musa, mükemmel bir Fransızca ile, ‘Sizin sorularınız üzerinde çok vakit kaybetmek istemiyorum, bence bu soru da kabul edilmez bir imaa var.’ deyip kapattı büyükelçi.”

PARİS CİNAYETİNİ YÖNLENDİREN ÜST DÜZEY DİPLOMATLAR VE SİYAH MERCEDES’TEKİ SUİKAST TİMİ

Gazeteci yazı dizisinde Fransa ve Belçika arasında yaşanan bir casusluk olayının da izlerini sürdü.  Paris cinayetine uzanan yeni bilgi ve bulguların Belçikalı bir yargıçın gayretleriyle bulunduğuna dair şu bilgileri yazdı: “14 Haziran 2017, Brüksel’de, polis 3 kişinin kimliğini sorguladı. Siyah bir Mercedes Class E ile geziyorlardı Fransa plakalı. H.A. ve onun iki Türk asıllı ahbapları, onlar ki Remzi Kartal’ın öldürülmesini isteyenler olarak bu teklifi sunmaya gelmişler. Polis kontrolü esnasında biri Türk polis kartı göstermiş. İkincisi ise ‘eski bir asker’ ve 6-7 aydan beri Fransa’da zaten yaşıyormuş. 3  bayanın öldürülmesiyle alakalı (Paris cinayeti) dalga geçmişler orada . Olayda rol aldıklarını söylemişler. Belçika polisine göre, bu iki adam bir hafta Paris’te 4 Türk asıllı adam birlikte kalmışlar. Onların arasında bir de sniper varmış.

İstihbaratçılar, yüksek mertebede bir diplomat tarafından Fransa’da yönlendirmeler yapıldığını düşünüyorlar. Ekim 2017 de, Belçikalı Hakim Patrick De Coster bu bilgilerin yeterince ciddi ve endişe verici olduğunu düşünüp, Fransa’ya bir uyarı göndermeye karar veriyor. Belçika’da olan Kürt siyasetçilere yönelik ilk planda bir suikast organizasyonu ile alakalı Fransa’dan Belçika’ya doğru kaçtılar, panik halindeydiler.”


Kaynak: Grihat.com