25 Haziran 2025 tarihinde, Human Rights Defenders e.V. (HRD e.V.) öncülüğünde düzenlenen ve çok sayıda uluslararası insan hakları örgütünün destek verdiği tarihi Strasbourg yürüyüşü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına yansıyacak kadar güçlü bir etki yarattı. Türkiye’nin AİHM kararlarını sistematik olarak uygulamamasına karşı yapılan bu kitlesel protesto, insan hakları mücadelesinde yeni bir dönüm noktası oldu.
Strasbourg’un tarihi caddelerinde yankılanan adalet çağrısı, sadece sembolik bir tepki değildi. HRD e.V., uzun süredir Türkiye’deki siyasi davalar, ifade özgürlüğü ihlalleri, işkence vakaları ve keyfi tutuklamaları belgelerle raporlayan ve uluslararası kamuoyuna sunan bağımsız bir insan hakları kuruluşu olarak, bu yürüyüşle AİHM’e güçlü bir mesaj iletti. Yıllardır yürüttüğümüz belgeler, analizler ve başvurular sayesinde artık inkâr edilemez bir tablo ortaya çıkmıştır: Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine ve AİHM kararlarına karşı sistematik bir direniş sergilemektedir.
Bu hukuki ve vicdani mücadelemizin meyvelerini vermeye başladığını büyük bir memnuniyetle kamuoyuna duyurmak isteriz. Strasbourg’daki eylemimizden yalnızca haftalar sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarihî bir karara imza attı. Demirhan ve Diğerleri v. Türkiye davasında mahkeme, tam 239 başvurucunun AİHS kapsamındaki temel haklarının Türkiye tarafından ihlal edildiğine hükmetti. Bu karar, yalnızca sayı bakımından değil, içerdiği mesaj itibarıyla da AİHM tarihinde bir ilki temsil ediyor. Türkiye’ye karşı verilen bu karar, HRD e.V. olarak uzun zamandır savunduğumuz sistematik hak ihlali argümanını teyit etmekte ve Yalçınkaya kararının emsal niteliğini daha da güçlendirmektedir.
Bu çığır açıcı gelişme, insan hakları alanında faaliyet gösteren tüm kuruluşlara olduğu kadar, haksızlığa uğrayan binlerce bireye de moral ve umut vermektedir. Şu anda AİHM gündeminde en az 8.500 benzer başvurunun beklemede olduğu bilinmektedir. HRD e.V. olarak bu dosyaların da yakından takipçisi olacağımızı ve adalet arayışından bir an bile geri durmayacağımızı bir kez daha kamuoyuna ilan ediyoruz.
Yıllar boyunca hem bireysel mağdurların sesi olduk, hem de uluslararası kurumlara yönelik somut verilerle dolu raporlarımızla etkili bir savunuculuk gerçekleştirdik. Türkiye’nin hukuki yükümlülüklerini ihlal eden uygulamalarına karşı hazırladığımız kapsamlı dilekçeler ve açık mektuplarımız, yalnızca AİHM nezdinde değil, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve diğer bölgesel kuruluşlar nezdinde de ses getirmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada, insan hakları savunuculuğunun yalnızca teorik bir çaba değil, pratik ve sonuç alıcı bir süreç olduğunu bir kez daha göstermiş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu başarı, yalnızca HRD e.V. çalışanlarının ve gönüllülerinin değil, aynı zamanda bizlere güvenerek yanında duran, sesimize ses katan dostlarımızın da başarısıdır.
Strasbourg’daki yürüyüşümüze katılan tüm kurumlara, aktivistlere ve destekçilerine içten teşekkürlerimizi sunarız. Onların kararlılığı, cesareti ve dayanışması olmadan bu tarihi an mümkün olmazdı.
HRD e.V. olarak temel ilkelerimizden sapmadan, insan hakları ihlallerinin karşısında durmaya ve mağdurların sesi olmaya devam edeceğiz. Strasbourg yürüyüşü bir son değil, daha adil bir dünya için verdiğimiz mücadelenin bir başlangıç noktasıdır.
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!